‘Sadeleşme’ terimini hayatımızın birçok alanında kullanabiliriz. Kim John Payne ise hayatımızdaki dört farklı kavramdaki fazlalıktan söz ediyor: Çok fazla eşya, çok fazla seçenek, çok fazla bilgi ve çok fazla hız.

‘Çok’un hayatımızda bu kadar yer kaplaması zaman zaman oldukça yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Bu bakış açısından yola çıkarak içinde bulunduğumuz süreçte hayatımızdaki ‘çok’ların çocuklarımız üzerindeki etkisini ve sadeleşmek için neler yapabileceğimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu yazıda eşya, bilgi ve hız kavramlarını ele alacağız.

Çok Fazla Eşya

Odaya girdiğinizde üzerinize gelen eşyalar, ihtiyacın ötesine geçip istekler doğrultusunda alınmış kıyafet ve ayakkabılar, aradığınızda bir türlü bulunmayan oyuncaklar, çocuğunuzun sahip olduğunu bile artık hatırlamadığı fakat odada bir yerlerde duran yapbozlar ve boyalar. Bu tabloya baktığınızda her şeyin ‘çok’ sınırına geldiğini görebilirsiniz. Böylesi bir kalabalıkta çocukları zorlayacak birçok durum oluşabilir.
‘Hangisi ile oynamaya başlayacağım?’, ‘Oynamak istediğim şey bu fakat diğer oyuncaklarda orada durarak aklımı çelmeye devam ediyor.’, ‘Bu dağınıklığı tekrar nasıl düzenleyeceğim?’ düşünceleri çocukların aklını karıştırmak için yeterli olabiliyor. Odadaki oyuncak sayısının ve karışıklığının fazla olması çocukların oyununa odaklanmasını engelleyebildiği gibi her şeyin çok fazla olması sahip olduklarının değerinin de düşmesine neden olabiliyor.

Evde kaldığımız bu süreci, çocuğunuzun odasında, eşyalarında bir sadeleşme başlatma fırsatı olarak değerlendirebilirsiniz. İhtiyacı olmayanlardan arınma ve elde kalanlar ile bir düzen oluşturmak birlikte geçirilen güzel zaman için de bir araç olacaktır.

Çok Fazla Bilgi

Çocuk ve ebeveyn arasındaki ilişki söz konusu olduğunda en önemli kavramlardan ikisi koşulsuz ki güven ve dürüstlük. Çocuklar ile iletişimde her zaman gerçekleri söylemek aramızdaki güven duygusunun sarsılmasına her zaman engel olacaktır. Tabii bu söylemler gerçeği yansıttığı kadar yaşına uygun olduğu sürece.
 İçinde bulunduğumuz bu süreçte çocuklarımızın gerçek bilgiyi onların yaşına uygun bir şekilde verebilecek kaynaklardan duymaları çok kıymetli. Bu kaynaklar, yaşlarına uygun olarak hazırlanmış kitaplar, online platformlardan ulaşabileceğiniz pdf dosyaları ya da ebeveynleri olabilir. Dikkat etmemiz gereken şey ise internet, televizyon tarafından kontrolsüzce ve yaşlarına hitap etmeyecek şekilde verilen bilgiden uzak tutmak olmalıdır.
Aynı şekilde yetişkinler olarak bizler de kendimizi ‘çok fazla bilgi’den uzak tutmaya özen gösterebiliriz. Her yeni gelen bilgi bizi de tetikleyebildiği gibi doğru olmayan bilgiler bizlere ulaşıp rahatsız edici duygular yaşamamıza neden olabiliyor.
 Bu nedenle kendimize bir limit koymak, belirlediğimiz sınırlı kaynaklardan bilgiye ulaşmak ve çocuklarımızın da gelişimine uygun olmayan bir bilgiye maruz kalmasını engellemek olumlu etki yaratabilecek eylemler olacaktır.

Çok Fazla Hız

Çocuklarımız hızlı bir dünyanın içine doğdular. Büyüme süreçlerinde belki de en sık duydukları kelimelerden biri ‘hadi’ oldu. Kendi hızlarının ötesinde olan bu hıza uyum sağlamak için sarf ettikleri efor kimi zaman öfke kimi zaman kaygı gibi duygular yaşamalarına neden olsa da çocuklar da bu hıza bir şekilde ayak uyduruyorlardı.
İçinde bulunduğumuz bu yeni süreç ise belki de yavaşlamak için bir fırsat. Her an bir şey yapmak zorunda olmadan, bir yere yetişmek için acele etmeden, çocuğumuzu yemeğini ya da kahvaltısını çabuk çabuk yemesi için onu zorlama ihtiyacı duymadan yaşamak için bir fırsat.
Her ne kadar alışık olmadığımız için başlarda yadırgasak da;
bu durum çocuklara iyi gelecek bir yavaşlama, bizler için de ‘bir şeylerden geri kalıyorum’ bakış açısının yerine ‘bir şeylere daha fazla zaman ayırabiliyorum’ bakış açısını koyarak geçirebileceğimiz bir süreç olabilir.